Close Menu
    X (Twitter) YouTube
    İKAN Akli İlimler MerkeziİKAN Akli İlimler Merkezi
    • Ana Sayfa
    • Hakkımızda
      • İstanbul Sultanahmet Vakfı
      • ÎKÂN Nedir?
      • Müfredat
        • Türkçe Müfredatı
        • Arapça Müfredatı
      • Eğitici Kadromuz
    • Blog
      • Osmanlıca’dan Günümüze
        • İlmi Yazılar
        • Biyografik Yazılar
        • Hakkında
        • Kurallar
      • Bir Şeyhülislam’ın Kaleminden
      • Latin Harfli Makaleler Serisi
      • Telif Makaleler
    • Müellifler
      1. Abdurrahman Beşikci
      2. Ali Himmet Berki
      3. Ahmed Hamdi Akseki
      4. Babanzade Ahmed Naim
      5. Baha Tevfik
      6. Bursalı Mehmed Tahir
      7. Cevat Rifat Atilhan
      8. Elmalılı Hamdi Yazır
      9. Hacı Necib
      10. Hasan Basri Çantay
      11. İzmirli İsmail Hakkı
      12. Mehmed Hakkı
      13. Muhammed Salih Yıldız
      14. Muhammet Maşuk Aktaş
      15. Muhsin-i Fânî
      16. Mustafa Sabri Efendi
      17. Ömer Nasuhi Bilmen
      18. Tahir Büyükkörükçü
      19. Taşköprîzâde Ahmed Efendi
      20. Yakup Dönmez
      21. Yusuf Esad Özgüner
      22. View All

      Mantık Nahiv İlişkisi IV: Mütekellim Yâ’sına Muzaf Kelimenin İrabı

      17 Aralık 2024

      Mantık-Nahiv İlişkisi III: İnşâî Cümleler Haber Olabilir Mi?

      15 Ekim 2024

      Mantık-Nahiv İlişkisi I: Dilin Mantığı, Âlûsî’nin Katru’n-Nedâ Haşiyesinden Bir Örnek

      25 Temmuz 2024

      Mantık-Nahiv İlişkisi II: Bir Mesele Olarak “Ben buyum!” Diyebilmek

      21 Mayıs 2024

      Mecelle

      25 Aralık 2024

      İslâm’ın Maksat ve Gâyesi (Cemiyeti Islah)

      13 Kasım 2024

      İslam’da Tevekkül

      30 Ekim 2024

      Osmanlılarda Yetişen Büyük Türk Alimleri: Sinan Paşa

      9 Ekim 2024

      Din-i Tabîʿî, Din-i Umumî

      15 Kasım 2025

      Din-i İslam Medeniyet-i Hakikiyye’nin Ruhudur

      25 Ekim 2025

      Mâddiyyûn ve Meslekleri – III

      27 Temmuz 2024

      Mâddiyyûn ve Meslekleri – II

      20 Temmuz 2024

      İlm-i Tarih, Sıdk-ı Nübüvvet-i Muhammediyyeyi Cenâb-ı Peygamberin Sûret-i Neşʾet Ve Zuhûruyla İsbât Eder

      1 Haziran 2024

      Felsefe-i Hâzıra – Kant III

      24 Ağustos 2024

      Felsefe-i Hâzıra – Kant II

      17 Ağustos 2024

      Felsefe-i Hâzıra – Kant

      10 Ağustos 2024

      Bir Şeyhülislam’ın Kaleminden Muasır Problemlere Cevaplar XIX

      27 Aralık 2024

      Şeyh İbrahim Hakkı Erzurûmî

      15 Kasım 2024

      Şârih-i Fusûs Abdullah Bosnevî

      21 Eylül 2024

      Sipâhîzâde Mehmed bin Ali

      7 Eylül 2024

      Asrî Ehl-i Salib : Siyonizm

      26 Haziran 2024

      Ulûm-ı İslâmiyye – Aleme Bir Nazar

      6 Temmuz 2024

      Şerʿ-i Şerîfin Her Emri Bâis-i Saâdet, Mûcib-i Rifʿat; Her Nehyi Muhâfaza-i İffet, Lâzıme-i Dikkattir

      28 Eylül 2024

      Dünya Umranında Ahirete İnanmanın Tesiri

      10 Temmuz 2024

      Dünya Umranında Ahirete İnanmanın Tesiri

      10 Temmuz 2024

      Bir Şeyhülislam’ın Kaleminden Muasır Problemlere Cevaplar XIX

      27 Aralık 2024

      Yeni İlm-i Kelâm Hakkında II

      14 Aralık 2024

      Yeni İlm-i Kelâm Hakkında I

      9 Kasım 2024

      İslam’da Tekâmül Nazariyesi

      3 Temmuz 2024

      Şeyh İbrahim Hakkı Erzurûmî

      15 Kasım 2024

      İfâdecik

      5 Ekim 2024

      Medrese İtikadları Dergisinin Kelamî Muhtevası II

      16 Temmuz 2024

      Medrese İtikadları Dergisinin Kelamî Muhtevası I

      11 Haziran 2024

      “Kitâb” ile Kitap Mâhiyetlerinin Farkı ve Küllî Bir Okuma Adâbı Meselelerini İhtiva Eden Bir Risâle

      6 Mayıs 2025

      İslam’ın Ortaçağ’ı Olup Olmadığını Neden Bauer Tartışamaz?

      30 Temmuz 2024

      Hissiyât-ı Diniyye

      25 Ocak 2025

      Yeni İlm-i Kelam Yazılmalı mı Yazılmamalı mı ?

      2 Kasım 2024

      Hikmet-i İslâmiyye

      14 Eylül 2024

      Îkâz

      31 Ağustos 2024

      Terakkî Edelim Fakat Müslüman Kalmak Şartıyla

      16 Eylül 2025

      Din Karşısında Aklın Mevkii

      2 Eylül 2025

      Talebe-i Uluma

      15 Şubat 2025

      Bir Şeyhülislam’ın Kaleminden Muasır Problemlere Cevaplar XXIV

      7 Şubat 2025

      Tevhîd-i Bârî

      8 Şubat 2025

      Kâinata Bir Nazar

      1 Şubat 2025

      Hissiyât-ı Diniyye

      25 Ocak 2025

      Şuhûr-ı Selâse Münasebetiyle Nasihat

      1 Ocak 2025

      İslam’da Edeb

      18 Aralık 2024

      İslam’da Tefekkür

      11 Aralık 2024

      Bir Osmanlı Alimi Hangi Kitapları Okurdu : Taşköprîzâde Ahmed Efendi Örneği

      3 Şubat 2024

      Şehbenderzâde ve Ömer Nasuhi Bilmen Bağlamında XX. Yüzyılda Tabii Din Teorisi Eleştirileri

      23 Temmuz 2024

      En Sevgili’ye: Dua II

      5 Kasım 2024

      Felsefe Tedrîsâtı -3-

      7 Aralık 2025

      Felsefe Tedrîsâtı -2-

      30 Kasım 2025

      Din-i Tabîʿî, Din-i Umumî

      15 Kasım 2025

      İhlas Suresi Tefsiri : Muhammed Niksârî

      8 Kasım 2025
    • Başvuru
      • Arapça Başvuru
      • Türkçe Başvuru
    • Haberler
    X (Twitter) YouTube
    İKAN Akli İlimler MerkeziİKAN Akli İlimler Merkezi
    Ana Sayfa»Müellifler»Hasan Âli Yücel»Felsefe Tedrîsâtı -3-
    Hasan Âli Yücel Osmanlıca’dan Günümüze Telif Makaleler

    Felsefe Tedrîsâtı -3-

    7 Aralık 202516 yorum9 Dakika
    PDF İndir

    Terbiye

    Felsefe Tedrîsâtı -3-

    Tecrübî felsefenin bize öğrettiği en büyük hakikatlerden biri de insanların en evvel muhitlerinde tesadüf ettikleri eşyayı tanımaya başladıkları ve yavaş yavaş tetâbük-i fi‘lî tekûmül ettikçe müşahhas olanlardan sonra mücerret olanları da idrake muktedir olabildikleri esasıdır. Pek küçük bir yaşta iken annesini, babasını tanıyıp bilen bir yavru, annelik ve babalığı ancak uzun seneler geçtikten sonra öğrenebiliyor. Çünkü ana ve baba, müşahhas vücutlardır; onları tanımak basit ameliyye-i rûhiyye ile, hatta sadece ihsâsât ile mümkündür. Fakat analık, babalık bir keyfiyettir ve tamamen mücerret bir mefhumdur. Onun içindir ki bunları anlayabilmek çocuğun fikren tekâmül etmesine vâbestedir.

    Bu hal bütün tedris ve tederrüs hayatında cârî bir keyfiyettir. İhmali, talebenin rûhî ve fikrî tekâmülü hilâfına harekettir ve netâyic-i muzırrası erbâbınca malumdur. Yalnız şu kadar söyleyeyim ki, bu mühim nokta-i nazar dikkate alınmadığı takdirde bir gencin dimağına iddihâr edilecek malumat, tıpkı mimarî esâsâtına ri‘âyet edilmeksizin yapılan, mesela temel taşları damına, dama konacak kiremitler de ilk kata vaz‘ edilen bir bina halinde kalacaktır. Böyle bir binanın kaç saniye içinde yerlere serileceği ve ne kadar zaman dikçe durabileceği her akıllı âdem için kabil-i tahmindir!

    Terbiye nokta-i nazarından pek şâyân-ı dikkat olan bu esası, sultânî programlarında arayalım.

    Birinci makalemde yaptığım tasnife ri‘âyetle evvela “ulûm-i maneviyye”den ve bilhassa dînî derslerden başlayacağım, diğerlerini sıra gelince tetkik ederim.

    Sunûf-i tâliye devre-i ûlâsında ulûm-i dîniyye, altıncı senede 2, yedinci ve sekizincide 1 saat olmak üzere tedris olunuyor. Fıkhın tarifi, dört imam hakkındaki malumat, namaz, oruç, hac, kurban kesmek, zekât gibi ahkâm-ı ameliyye, mevâdd-ı ta‘lîmiyyeyi teşkil ediyor. Dokuzuncu senede ise Cenâb-ı Peygamber’in “sîret”leri hakkında malumat veriliyor. Mesela kable’l-İslam Araplar, Araplar’ın edyân ve âdâtı, ma‘bûdâtı, neseb-i şerîf-i Nebevî, Efendimizin haml ve vilâdeti, vâlide ve büyük babalarının vefatı, bi‘setleri, hayat-ı nübüvvetleri, gazavât, zaman-ı sa‘âdette geçen vukû‘ât-ı mühimme, vefatları, evsaf ve şemâ’il-i seniyyeleri izah ediliyor.

    Bütün bunlar âlâ… hep bilinmesi lazım gelen şeyler. Bir müslüman gerek fıkha ait savm, salât, hac, zekât gibi ahkâm-ı ameliyyeyi ve gerek siyer-i peygamberî gibi bizce mukaddes olan ma‘lûmât-ı tarihiyyeyi iyice öğrenmelidir. ‘Ale’l-husus sonuncusu dîne muhabbet için, namaz ve oruç gibi amelî mesâ’ilden daha kuvvetli bir sâ’ik-i rûhîdir. Fakat devre-i sâniyyede iş kesb-i ehemmiyet ediyor. Onuncu sınıfta haftada iki ders olmak üzere ilm-i kelam tedris olunuyor. “İlm-i kelam” dîn-i İslam’ın esâsât-ı i‘tikâdiyyesini kendisine mu‘ârız olanlara karşı aklen müdâfa‘a eylemesi suretiyle teessüs etmiş bir şu‘be-i marifettir. Bir temsil yapmak lazım gelirse, kelam, başkaları tarafından zapt edilmek istenilen bir şehrin etrafına müdâfa‘ayı te’min ve teshil için yapılan bir kale gibidir. Kale şehrin içindekilere mahsus değildir, belki ona hariçten vukû‘a gelecek hücumlara karşı bina edilmiştir. Bu hakikati idrak eden selef-i sâlihîn ilm-i kelâma ihtiyaç görmemişler; hatta ilm-i kelâmı men eden ulemâ-yı İslam dahi mevcut bulunmuştur.

    Evvela tâlî tahsilde bulunan bir genç dînin mu‘ârızlarına karşı aklen müdâfa‘âtta bulunmaya mecbur mudur? Husûsât-ı ilmiyyede taksîm-i a‘mâl nazar-ı dikkate alınıp da mecburdur denilse bile, onlar, sultânîde öğretilen üç beş kelime ile bu esaslı işi yapmaya muktedir olabilecekler midir?

    Her ilim müntesibi bi-lâ tefrik dînin müdâfa‘asını deruhde edemez. Çünkü buna beşerin vüs‘i müsaid değildir. Mesela bir doktor, bir kimyager, bir riyâzî, bir fizikçi ancak mesleklerinde mütehassıs olabilirler. Din meselesinde de onlardan bizim ve cemiyyetin isteyebileceğimiz şey yalnız inanmaktır. Kendilerine hiçbir vakit inanmayanları ilzam ve başkalarını imana davet vazifesi tahmil edilemez. Bir kelime ile “inandırmak” hususu onlara teklif olunamaz. Buna heves edenler, erbab-ı marifete her zaman küşâde olan medreselere devam eder ve lazım gelen mesâ’il-i dîniyyeyi naklen, aklen her vechile tetkik ve tederrüs eylerler.

    Bundan dolayı fikrimce “ilm-i kelâm”ı sultânî programına idhal, menfi netâyic tevlid eder.

    Programdaki müfredata gelince, bu, onuncu sınıftaki bir efendi için vakitsiz yedirilmiş bir gıda gibidir. Bilfarz “et” vücud için nef‘dir diye, bir anne altı aylık bir yavruya bir kemik “külbastı” yedirdiği zaman nasıl o biçare çocukcağız bin sıkıntı ve ızdırap ile onu yutmaya çalışır ve daha fazla ısrar eylediği takdirde boğulup ölürse bu dersler de gençler için aynı kıymet ve mahiyette, maalesef aynı tesiri yapmaktadır.

    Nefsimdeki tecrübeme istinâden söylüyorum, din hakkındaki ilk şüphelerimi tevlid eden bu din dersi olmuştur. Tevlid-i şüphe etmesini müdellel bir imana vesile olur ümidiyle, affedebilirim. Fakat yıktığını yapamadığı için de bu sistem aceleye, bu yüksek ve vakitsiz malumatı zorla genç ruhlara telkin ettirmeye de isyan etmekten men-i nefs edemem.

    Programı madde madde tedkîke burada imkan yok. Yalnız bir iki maddesini zikredince iddiamın sıhhatini her munsif olan tasdik eder sanırım.

    Dînin tarifi ve sâir mevâddan sonra:

    “Vicdan nazariyesinin zâhiren parlak, hakîkatte sönük bir nazariye olduğunu”

    Düşününüz ki, vicdan hakkında sultânî onuncu sınıfta ve hatta bundan evvel tek bir kelime söylenilmemiş. Burada onun butlânından bahsolunuyor. Zehî gaflet…

    “İlm-i kelâmın felsefe ile münâsebeti, tarifi, mevzû‘u, gayesi, imtinâ‘, imkan ve vücûb-i aklî,

    hudûs, kıdem, illet, ma‘lûl bahisleri, esbâb-ı ilim.”

    Gördüğünüz mü? Ne mühim mebâhis!… Felsefenin ne olduğunu bilmeyen bir talebe, ilm-i kelam ile felsefeyi mukâyese edecek, mantık bilmeyen bir genç “imtinâ‘, imkan, vücûb-i

    aklî, illet, ma‘lûl” meselelerini tetkik eyleyecek. Mâ-ba‘de’t-tabî‘a malumatı sıfır olan bir körpe dimağ, esbâb-ı ilmi arayacak ve öğrenecek. Gördünüz mü dalâleti? Gördünüz mü düşüncesizliği?!..

    Daha bu kadar da değil; henüz ilâhiyyâtın elifini kesb-i ıttılâ‘ etmeyen biçare evlâd-ı vatana, o zamana kadar şüphe etmedikleri “Allâh”’ın vücûdunu da ispat ettirecekler.

    “Edille-i akliyye ile isbât-ı vâcib, iman-ı billâhın tarifi, sıfât-ı selbiyye-i ilâhiyye, sıfât-ı sübûtiyye-i ilâhiyye, sıfât-ı ilâhiyyenin ta‘allükâtı”.

    Ebü’l-Me‘âlî [Cüveynî] (ö. 478/1085) ve İmam Gazzâlî (ö. 505/1111) gibi en büyük mütekellimînin bile hayatlarının sonunda aczlerini itiraf ettikleri bu ateşten meselelere, korkmadan, çekinmeden kardeşlerimiz ve evlatlarımız bi-lâ ihtiyat atılacaklar ve atılıyorlar.

    Biçare çocuklar sanki bu malumat ile de dindar olamıyorlar; daha var: “Gûya fenne istinâden maddiyyûn ve tabî‘iyyûnun müdde‘iyâtı ile inkâr-ı ulûhiyyeti müdeddî kavâ’id-i felsefiyyenin hedmi”

    İkinci şıktan, yani “yıkmak”dan vazgeçtim. Alenen ve kemâl-i cür’etle alâkadar olanlardan soruyorum, el-yevm sultânîlerde tedrîsâtta bulunan muhterem hoca efendiler içinde: “maddiyyûn” ve “tabî‘iyyûn” kimlerdir, fenne istinâden inkâr-ı ulûhiyyet vadisinde ne gibi müdde‘iyât serdediyorlar?

    Şu suallerin cevabını verebilecek hangi babayiğit vardır; çıksın meydana da görelim!

    Esâsât-ı İslâmiyye hakkında Anglikan kilisesi tarafından sorulan suallere, a‘zâsı içerisinde cidden kıymetdar zevât-ı muhtereme bulunduğu halde Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyye (1918-1922 yılları arasında Şeyhülislâmlığa bağlı faâliyet gösteren ilmi kuruluş) bile bir buçuk senede ancak istihzâr-ı cevap edebildi. Hal ve hakikat böyle iken bu pek ‘âlî mesâil ile memleketin ümîd-i istikbâli olan gençlerin zihinlerini ağır yükler altında ezmek bilmem ki hangi sıfatla kâbil-i tavsiftir.

    Dindar edelim derken verilen malumat arasındaki silsile-i merâtibe riâyet etmemeklik neticesi olarak dinli talebeyi dinsiz etmek, böylece bizim mekteplerimizde pek güzel müşahede edilebilir.

    Ulûm-i dîniyye tedrîsâtında daha fazla ısrar etmeyerek edebiyata geçelim:

    Devre-i sâniyenin ilk sınıfı(nda) onuncu senede “bedî‘iyyât” okunuyor.

    Erbabınca malumdur ki “estetik”, felsefenin en son tedkik edeceği bir mebhastır. Kıymetler felsefesinin -din gibi, ahlak gibi- müntehâsında mevzû‘-i bahis edilen bedî‘iyyât, kuvvetli bir meleke-i fikriyye ve felsefiyye hâsıl olmadan anlaşılabilir şeylerden değildir. Yalnız bedî‘î meselelerin vücûdundan haberdar olabilmek için bile onların revâbıt-ı esâsiyyelerini, ‘ale’l-umûm felsefedeki mevkilerini bilmek iktizâ eder. Felsefenin taksîmâtı, ümmehât-ı mesâ’ili ve usûlü öğrenilmeden bedî‘iyyât okutulması, a‘mâl-i erba‘a bilmeyen bir çocuğa faiz veya iskonto meselelerinden bahsetmek gibidir.

    Bunu söylerken şunu kârîlerime hatırlatayım ki: maksadım, ne muallimi techil, ne de talebeyi hamâkatle ithamdır, belki programların tanziminde ri‘âyet edilmesi lazım gelen esâsât-ı terbiyeviyyenin ‘adem-i ihmalini nazar-ı dikkate alıp evlâd-ı milletin şimdikinden daha iyi düşünebilmesini te’min vazifesiyle mükellef olanları sem‘aca îkâzdır. Çünkü bu asırda yalnız “doğru”yu bilmek kâfi gelmiyor; onu, bilindiği nisbette yapmak da iktizâ ediyor.

    Hey ne ise… gelelim programdaki mevâdde:

    Malumât-ı edebiyye ve bedî‘iyye, edebiyat ve sanâyi‘-i nefîse, sanat ve mâhiyyeti.

    Bu maddeler tedris edilirken bir talebe kalksa da muallimine sorsa ve dese ki:

    – Efendim, bize edebiyat ile sanatın münasebetinden bahsediyorsunuz; fakat bizzat sanat hangi şu‘be-i marifete dâhildir?

    O zaman muallim bey bilmem ki ne surette cevap verebilir? Söylese söylese “Bu sualin cevabı on bir ve on ikinci senelerde felsefe dersi okuduğunuz zaman öğrenirsiniz. Burada biz sadece sanattan bahsedeceğiz!”

    Misal olarak aldığım şu küçük sual ve cevap ne derece tederrüsten başlanıldığına en bariz bir delil olabilir.

    Bundan sonra “hüsün”den bahis olunuyor:

    “Hüsün, fikirde hüsün, tabîatta da hüsün, sanatta hüsün.”

    Bir defa bizzat “hüsün” mefhûmu en mücerret mefhumlardandır. Onu anlamak ve hatta anlatmak bile yüksek bir terbiyye-i fikriyyeye muhtaçtır. Onuncu sınıfta, velev en basit bir tarzda dahi olsa, yine güçlükle kâbil-i ifham ve tefehhümdür, düşünülsün. “Fikirde hüsün” denildiği zaman da ikinci bir sıkıntı daha meydana çıkıyor: Fikir nedir?. Fikrin manasını lügat kitabından bulup öğrenmekle fikirde hüsün meselesi anlaşılabilir mi? Anlaşılabilmesi için hiç olmazsa muhtasar bir surette rûhiyyât bilmek lazım gelmez mi? Fakat acelesi yok, rûhiyyât da bir sene sonra tedris ediliyor!

    “Tabîat, sanat, gaye-i sanat, taksîm-i sanat, sanâyi‘-i taklîdiyye ve gayr-i taklîdiyye, taklidin âsâr-ı sanatı tevliddeki vazifesi, eser-i sanat taklîd-i tam mıdır? Bu fikrin butlânını müsbit delâ’il-i müte‘addide-i tarihiyye: Natüralizm, realizm meslekleri, şahsiyetin tesiri, muhayyele-i mübdi‘a.

    İşte program… mütâla‘a buyurulunca görülür ki içinde ne gâmız mesâ’il mevcut.

    Natüralizm, realizm gibi programı tanzim edenlerin Türkçesini bile bulup yazamadıkları meslekler.

    “Şahsiyet”in ne olduğunu ilmî bir surette bilmeyen talebeye onun te’sîrâtından bahsetmek, hayal hakkında tek bir sahîfe okutulmayan bir gence “muhayyile-i mübdi‘a”yı anlatmak…

    Allah edebiyat muallimlerine tabîatın fevkinde bir kudret ihsan buyurmalı ki, bunları öğretebilsinler. Yalnız bunları efendilere söyleyip tekrarını istemekle iktifâ ediyorsa temennî ve duâmı geri alırım.

    Acele edilmesin, bu mühim meseleler daha bitmedi:

    “Sanatın hayattaki mevki‘i, kıymet-i ferdiyye ve içtimâ‘iyyesi, sanatın cemiyetteki mevki‘i, ilim

    ve sanat, âsâr-ı sanat ne gibi avâmil ve müessirât altında vücûda gelir? Avâmil-i selâse, sanatta gâye-i hayaliyye, hasâ’is-i esâsiyye, eser-i sanatın kıymeti ne ile ölçülür? Hasâ’is-i esâsiyyenin derece-i ehemmiyeti, zevk ne gibi avâmil ve müessirât tahtında tekâmül eder? Tenkid-i tarih ile münâsebeti, dehâ, dehâ-i sanat, dâhiler ve hüner-verler, sanat ve ahlâk.”

    Nasıl? Siz de bunları okurken benim zannettiğim gibi Darülfünûn Edebiyyât Medresesi programını okuyorum zihâbında bulunmadınız mı?

    İşte onuncu sınıftaki efendiler böyle mühim ve yüksek mesâ’ili tedris ediyorlardı. Dersler arasındaki râbıta-i mantıkiyyenin yokluğu bu körpe dimağların tahrip hususunda en feci te’sirâtı yapmaktan hâlî kalmıyor. Verilecek malumat bir silsile-i merâtibe tâbi olmayınca mehâzîr-i terbiyeviyyenin her zaman zuhûru muhakkaktır.

    Kârîlerimi sıkmamak için sözü burada bitiriyorum. Gelecek makalede tâlî tahsildeki vahdetsizliğin terbiyevî kusurlarını sayıp dökeceğim.

     

    Hasan Âli Yücel

    Hazırlayan ve Editör: Emir Çakır

    Link

    http://isamveri.org/pdfosm/D01054/1338_3_25/1338_25_ALIH.pdf

     

    Estetik Felsefe tedrisatı Hasan Âli Yücel Sultânî Tedris
    Paylaş Facebook Twitter Telegram WhatsApp

    İlgili Yazılar

    Felsefe Tedrîsâtı -2-

    30 Kasım 2025

    Din-i Tabîʿî, Din-i Umumî

    15 Kasım 2025

    İhlas Suresi Tefsiri : Muhammed Niksârî

    8 Kasım 2025

    16 yorum

    1. Nadia2818 on 8 Aralık 2025 01:32

      https://shorturl.fm/GoCbb

      Reply
    2. Archie2150 on 8 Aralık 2025 06:40

      https://shorturl.fm/AsU4d

      Reply
    3. Damian967 on 9 Aralık 2025 22:22

      https://shorturl.fm/aKEzK

      Reply
    4. Makenzie2491 on 9 Aralık 2025 23:18

      https://shorturl.fm/9M1yj

      Reply
    5. alo88vn on 10 Aralık 2025 12:28

      Alo88vn, hmm… new to me. Gonna check them out and see what they’re all about. Always looking for a new gambling spot to try my luck. Wish me luck! Check it out here: alo88vn

      Reply
    6. alo88vn on 10 Aralık 2025 12:28

      Alo88vn, hmm… new to me. Gonna check them out and see what they’re all about. Always looking for a new gambling spot to try my luck. Wish me luck! Check it out here: alo88vn

      Reply
    7. Billy4220 on 10 Aralık 2025 15:05

      https://shorturl.fm/jiUje

      Reply
    8. Craig4605 on 11 Aralık 2025 10:35

      https://shorturl.fm/H9LZF

      Reply
    9. Gina147 on 11 Aralık 2025 16:47

      https://shorturl.fm/Wa5f6

      Reply
    10. Joyce3499 on 11 Aralık 2025 21:01

      https://shorturl.fm/lWLRb

      Reply
    11. Hank1301 on 11 Aralık 2025 21:50

      https://shorturl.fm/aYoHF

      Reply
    12. Jude4916 on 12 Aralık 2025 01:31

      https://shorturl.fm/kSvKD

      Reply
    13. Alexa3245 on 12 Aralık 2025 11:23

      https://shorturl.fm/P2Cxk

      Reply
    14. Hector524 on 12 Aralık 2025 16:30

      https://shorturl.fm/CLbRT

      Reply
    15. Robin1251 on 13 Aralık 2025 14:18

      https://shorturl.fm/2w14y

      Reply
    16. Owen2598 on 13 Aralık 2025 14:45

      https://shorturl.fm/P9U1i

      Reply
    Yorum Yaz Cancel Reply

    Son Yazılar
    • Felsefe Tedrîsâtı -3-
    • Felsefe Tedrîsâtı -2-
    • Din-i Tabîʿî, Din-i Umumî
    • İhlas Suresi Tefsiri : Muhammed Niksârî
    • Felsefe Tedrisatı -1-
    • Din-i İslam Medeniyet-i Hakikiyye’nin Ruhudur
    • Mantıkî Mehmet Efendi
    • Terakkî Edelim Fakat Müslüman Kalmak Şartıyla
    • Din Karşısında Aklın Mevkii
    • Mevzû’yu Şahsileştirmek veya Kendini Suğraya Mevzû Yapmak
    X (Twitter) YouTube
    ÎKAN Aklî İlimler Merkezi bir İstanbul Sultanahmet Vakfı kuruluşudur. © 2015

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.